Asansör Konuşması Tarihe mi Karışıyor
- Pınar Yücealp
- Jan 2, 2024
- 3 min read
Updated: Jan 9, 2024
This article was originally published on HBR Türkiye, in Jun 2021. View English version here.
Hiç düşündünüz mü son dönemde hayatımızdan ne kadar çok şey çıktı. Asansör konuşmaları, çay- kahve makinası sohbetleri, toplantı sonrası ekipçe rakı balık sofrasında yapılan paylaşımlar, konferanslarda tanışmalar, kartvizit alış-verişleri… Satışları artırmak, kendimizi tanıtmak, ekip birliğini sağlamak için farklı yöntemler geliştirmemiz, yani yeni düzene hızlıca uyumlanmamız gerekiyor.
Örneğin ‘asansör konuşması’, son döneme kadar kişinin kendisini ve markasını tanıtmak için en çok kullanılan yöntemlerden birisiydi. Satışın ilk aşaması olarak görülür, eğitimlerde rol çalışması uygulamaları yapılır ve en kritik bölümlerden birisi sayılırdı. Tipik bir kurumsal eğitim repliği aşağıdaki gibi kurgulanırdı:
‘Tanışmak istediğiniz önemli biriyle öngöremediğiniz bir zamanda aniden karşılaşabilirsiniz. Farz edin ki çalışmak istediğiniz şirketin CEO’su ile aynı asansöre bindiniz. 1 dakikanız var. Bu kısa süreyi nasıl değerlendirirsiniz? İlk izlenim önemlidir. Kendinizi tanıtma biçiminiz dikkat ve merak uyandırmalı, karşınızdaki kişide size soru sorma isteği yaratmalıdır. Ve bu en fazla 1 dakika içerisinde gerçekleşmelidir! O yüz yüze 60 saniyede, klişe birkaç sözcük dışında aklınıza söyleyecek bir şey gelmezse, kaybettiniz demektir.’
Tüm eğitim katılımcıları bu 1 dakikada en doğru kelimeleri nasıl bulup, hangi vücut dili ile söyleyeceklerini prova yaparlardı. Böylece kendilerinin ya da ürünlerinin tanıtımını yapmak çok daha kolay olurdu. Bir satış görüşmesi başlangıcı için daha güzel bir akış düşünebiliyor musunuz?
Peki şimdi asansör konuşması olmadığına göre, yerine ne koyacağız? Corona virüsü sebebi ile her aktivitemizi çevrim içi yaptığımıza göre, asansör konuşmalarımız da zamana uyum sağlamalı, istediğimiz kişilere ulaşabilmek için farklı yöntemlerimiz olmalı.
Şu dönemde asansör konuşması ile yer değiştiren yöntemler neler derseniz, hepsinde çoğunlukla teknoloji ve sosyal medya kullanımı bulunuyor. Artık hepimiz bir şeyler okumak, izlemek ya da satın almak için akıllı telefonlarımızdan faydalanıyoruz. Sosyal medyada eskisinden daha çok vakit geçiriyoruz. Yapılan global bir araştırmaya göre, 2020 yılında mobil teknolojilerle günde 4,2 saat daha fazla vakit geçirdik. Bu, bir önceki yıla göre %20 artış demek. Üstelik sadece Z jenerasyonundan bahsetmiyorum. X jenerasyonunun ve Baby Boomer’ların da mobil uygulamalarda geçirdikleri süre %30 artmış. Bu bize ne anlatıyor? Artık aradığımız kişiler asansörde değil, sosyal medyada.

Ben tam bunları düşünürken, son günlerin trendi Clubhouse’da sevgili Yunus Sezener ve Ahmet Kırtok’un moderatörlüğünde yapılan bir konuşmaya denk geldim. Başlık ve açıklamaları ne kadar da net:
“Asansör Konuşması - Girişimini Dinliyoruz. 1 Dakikan var!”
Bu ortamı, bir asansör konuşma simülasyonu olarak düşünebiliriz. Platformda katılımcılara kendilerini 60 saniyede anlatma imkanı sunuldu. Ama katılımcıların atladıkları bir şey vardı. Bunu ‘etkili’ bir şekilde yapmaları gerekiyordu. Yani doğru kelimeleri, doğru sıralama ile, kısa ve öz anlatmalıydılar. Benim gördüğüm, bunu net bir şekilde yapabilen çok az kişi vardı. Kendini ifade edebilen bir kaç insan dışında bu fırsatı değerlendirebilen olmadı.
Fikir kıymetli. Herkesten yeni ve özgün fikirler çıkmıyor. Fakat bunu sunamadığınız ya da doğru ifade edemediğiniz zaman fikrinizin kıymeti de kalmıyor. Mesela biraz önce verdiğimiz örnekte, yeni trendleri takip eden, teknolojiyi kullanan bir Clubhouse kitlesinden bahsettik. Bu kitle, duruma adapte olmuş, teknolojiyi sosyalleşmek için kullanabiliyor, fırsatı görmüş, iş alternatiflerini kovalayabiliyor. Yani baktığımızda rakiplerinden 1-0 önde. Ama bunu gole çevirmek en önemlisi. Bu da etkili iletişimden geçiyor.
Klişe gibi düşünülen, eskide kaldı zannedilen etkili iletişim, bence hayatımızın hala merkezinde. Hatta belki daha da önem kazandı. Artık hayat daha hızlı. Kısa sürede daha fazla şey anlatmamız gerekiyor. Uzun cümleler ifade etmek istediklerimizi anlamsızlaştırabiliyor. Bu nedenle, net ve kısa cümleler kullanmak lazım. En önemlisi de, doğru kelimeleri seçmek. Bize sofistike gelen bilmediğimiz terminolojik kelimeleri kullandığımız zaman, cümleler havada asılı kalabiliyor. Mesajımızı, ne istediğimizi anlatan net şekilde vermemiz gerekiyor. Vurgulamak istediğimiz noktaları, tonlamamızla öne çıkartıp, konuşmamızı sonuca bağlamak en önemlisi. Üstelik yaptığımız bir iletişim hatası, teknoloji ile viral olarak saniyeler içinde milyonlara ulaşabiliyor. İşte tam da burada, sıfır noktasına dönüp doğru ifade ve etkin iletişimin önemini hatırlamamız gerekiyor.
Teknoloji ve insan birlikteliği olmazsa olmaz. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, insana dair özellikler önemini korumaya devam ediyor. Platformlar değişse de, ‘asansör’ Clubhouse’a veya daha bilmediğimiz bir çok farklı alana dönse de, ürünümüzü, yani kendimizi anlatamadığımızda hala sonuca ulaşamıyoruz.